baştan yazsa

İstemekle Olanın kavgası bir yaz günü ortaya çıkmış; henüz ilk insan ki adı yokmuş daha çünkü ad koyabilmesi için kavramları bilmesi kendini bilmesi varlığını keşfetmesi diğer varlıkları keşfetmesi gerekiyormuş ama bunlar için beyni henüz yeterli derecede evrimleşmemişmiş,yani orada oturupta yahu gün gelecek değil uzaktan uzağa sadece sesi iletmek,görüntüyü iletmek hele ki bunun renklisini iletmek düşünceleri beyninin ufacığının köşesinden dahi geçemiyormuş,bilmiyormuş ses ne,iletmek ne,renk ne. kavramlar arasında kaybolmuyormuşta modern insanın her şeyden azıcık buzucuk bilgi sahibi olup daha sonra 140 karaktere sığdırıp ahkam kesmesi gibi.Velhasıl-ı kelam daha henüz anlamını bilmediği,kavramlandırmadığı bu şeyler yokta değilmiş.İnsan insan olarak kendisine bahşedilen insanlık görevini tüm hataları,güzellikleri,saçmalıkları,hayvanlıkları ve bilimum lıklarıyla yerine getirmek zorundaymış ve bir gün kapana kısılmış. Bir sebep bulamıyormuş ama kendine benzeyen fakat kendinden bazı vücut çıkıntıları olarak farklı olan diğer yaratığa karşı ilgi besliyormuş.Diğer bedendeki bir şeyler,kendi bedenindeki bir şeyleri harekete geçiriyor ve tam olarak anlamlandıramıyormuş.Bir gün o bedene daha da yakınlaşmak istemiş,içgüdüsel olarak;kendi kontrol etmiyormuş fakat diğeri vücut çıkıntıları daha farklı olan kendine benzeyen hayvan onu itelemiş elleriyle. ademle havvanın hikayesinde orada olan bir üçüncü varmış,hayır şeytan değil.İsteyen insan değil de istenilen insan iteledikten sonra isteyeni kendine tamamen benzeyen diğer üçüncü insana doğru uzatmış elini ve ona dokunmuş.Böylece istenenle olanın kavgası ve bunun yanında reddedilişin ilk öfkesi anlamlandırılamayan bir şekilde yaşanmış bedenleri birbirinin aynı olan 2 kişinin önünde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder